1929’da yaşanan Büyük Buhran’dan (Great Depression) sonraki en büyük ekonomik kriz olarak değerlendirilen 2008 Ekonomik Krizi, 2007 yılında ABD’de finansal kriz olarak başladı ve daha sonra diğer ülkeleri de etkisi altına alarak benzeri olmayan bir global finansal ve ekonomik krize dönüştü. Bazı ekonomistler tarafından Büyük Durgunluk (Great Recession) olarak da adlandırılan 2008 Ekonomik Krizini hazırlayan koşullar ise oldukça karmaşık. Başta ABD olmak üzere Avrupa ve diğer gelişmiş ekonomilerde hanehalkının aşırı borç yükü altına girmesi bu krizin en temel nedeni olarak gösteriliyor.
Eylül 2008’de ABD’nin dördüncü en büyük yatırım bankası ve dünya genelinde bir çok ülkede şubeleri ve onbinlerce çalışanı bulunan Lehman Brothers 613 milyar dolar borçla iflas başvurusunda bulunması ABD’nin ve diğer ülkelerin ekonomi yönetimlerini 2008 ekonomik krizinin büyüklüğünü ve nedenleri araştırmaya ve bu krizden nasıl çıkılabileceği konusunda daha önce denenmemiş ekonomi ve para politikaları uygulamaya yöneltti. Tarihteki en büyük banka iflası olarak değerlendirilen Lehman Brothers’ın iflası, dünyada bankalara, finansal piyasalara, finansal araçlara, değerlendirme kuruluşarına olan güveni sarstı.
ABD’de Bankalar tarafından düşük gelirli ve kredi notu düşük gruplara risk faktörünü göz ardı ederek çok büyük tutarlara ulaşan “Subprime Konut Kredisi ” verilmesi bu krizi tetikleyen en önemli olgu olarak görülüyor.
Bankalar ilk yıllarda ödenen faizleri düşük tutarak normal ipotekli gayrimenkul satış kredisinin çok üzerinde faiz içeren ve geri ödeme süresi uzun olan bu subprime konut kredilerini daha da çekici hale getirdiler ve 2000’li yılların başlarında subprime Krediler çok popüler hale geldi. Bu kredilerle konut bedelinin neredeyse %100’ünün banka kredisiyle finanse etmek mümkün olabiliyordu. Bunun yanısıra ABD finans piyasaları mevzuatındaki açıklar sayesinde bankalar bu kredileri diğer ipoekli kredileri ile birleştirerek “exotic menkul kıymetler” adı verilen gayrimenkul teminatına dayalı türev ürünler oluşturdular ve bu türev araçları finans piyasalarında satmaya başladılar. Bankalar bu yolla maruz kaldıkları kredi riskini azaltırken finansal piyasalar aracılığıyla bu riski diğer global piyasalara yaydılar. Bu yöntemle oldukça yüksek karlar sağlayan bankalar bu ürünleri oluştumaya ve satmaya hız verdi. Giderek artan oranda piyasaya sürülen bu ürünlerin alım satım hacmi ve tuturları katlanarak arttı. Global finans piyasalarının birbiriyle bağlantılı olması nedeniyle subprime kredilerle ilişkili menkul kymetler ABD dışındaki özellikle gelişmiş ülkelerdeki finans kuruluşlarının portföylerine de fazlasıyla girmiş oldu.
Egzotik menkul kıymet adı verilen bu çok parçalı türev araçların gerçek değeri tespit etmenin olanaksız olmasına rağmen ABD’de ve dünyadaki hedge fonlar, yatırım fonları, emeklilik fonları, şirketler ve finans kuruluşları çok karlı olan bu türev araçlara giderek artan bir şekilde yatırım yapmaya başladılar. Özellikle emeklilik fonları ve yatırım ortaklığı fonları bu ürünleri satın alırken AIG, American Insurance Group adlı şirketin sunduğu temerrüt swap’ı adı verilen bir çeşit sigorta ile yatırımlarının korunduğunu düşünerek bu riskli ürünlere yatırım yapmakta sakınca görmediler.
Bu gelişmelerin sonucunda subprime konut kredisi kullananlar artan faiz yükünü taşıyamayarak temerrüde düşmeye başladılar. ABD’de balonlaşan konut fiyatları Fed’in faizleri artırmasının da etkisiyle beklenenden daha hızlı bir şekilde gerilerken temerrüde düşen konut kredilerinin sayısı da katlanarak artmaya devam etti. Bu dönemde ABD gayri menkul piyasasında konut fiyatları %30’u aşan oranda geriledi.
Ancak gayri menkul piyasası hızla değer kaybetmeye başladığında bankaların ve finans kuruluşlarının portföylerinde bulunan ipotekli konut kredilere dayalı türev ürünler değeri sıfırlanırken, AIG kredi temerrüt swaplarını karşılamakta zorlanmaya başladı. 2007 yılında türev ürünlerin zararını sineye çekmek zorunda kaldıklarını anlayan ve paniğe kapılan bankalar diğer bankalara ve finans kuruluşlarına kredi vermeyi durdurdu. Bankalararası güvenin kaybolmasıyla para piyasalarında büyük bir likidite sıkıntısı başgösterdi. Fed piyasaya nakit pompalayarak bu darboğazı aşmaya çalıştı.
Mart 2008’de portföyünde çok fazla bu riskli türev varlıklardan bulunduran yatırım bankası Bear Stern’s‘ün hisselerinin düşüşe geçmesinin ardından Fed’İn desteğiyle JP Morgan tarafından satın alındı. Fed dvreye girerek gayri menkul mortgage şirketleri Fannie Mae ve Freddie Mac’i kamulaştırdı, menkul kıymet AIG’i likidite sağlayarak iflastan kurtardı.
2008 yılında ortaya çıkan finansal krizin, başta ABD olmak üzere dünyanın gelişmiş ekonomilerinde yarattığı likidite sıkıntısı merkez bankaları tarafından uygulanan parasal genişleme politikaları sıfır ve eksi faiz uygulamalarıyla aşmaya çalıştı. Avrupa Birliği Merkez Bankası ve Japonya Merkez Bankası parasal genişleme politikasını halen sürdürmeye devam ediyorlar. 2008 finansal krizinin sonucunda gelişmiş ekonomiler yaklaşık on yıl süren ekonomk durugunluğa girerken dünya dış ticaret hacminin gerilemesine yol açtılar. Ekonomileri ihracata dayalı gelişmekte olan ülkeler ise ekonomiler ise daralan global ticaret hacmi, düşen petrol ve maden fiyatları nedeniyle bu krizden doğrudan etkilenmeseler bile krizin sonuçlarından etkilendiler Üretim malları, petrol ve doğal kaynaklar ihracatına dayalı ekonomiler krizin etkileri hala hissediliyor.
Kriz Neden Oluştu?
ABD’de başlayan 2008 Ekonomik Krizinin temelinde yatan birçok faktör bulunmakla birlikte önde gelen ekonomistler en belirleyici etkenin ABD’de 1990’lı yıllarda uygulanan düşük faiz politikasının hanehalkını aşırı borçlanmaya itmesi ve Fed’İn faiz oralarını artırmada geç kalması olduğu konusuna birleşiyorlar. Bankaların üstlendikleri kredi risklerini aşırı riskli egzotik menkul kıymetler aracılığyla azaltma yoluna gitmesi ve aşırı riskli bu menkul kıymetlerin global finansal piyasalar aracılıyla tüm dünyadaki yatırımcıların ve finansal kuruluşların portföylerine girmesi global finansal sistemi bu risklere açık hale getirdi. Fed’in 2004 yılında enflasyonu kontrol altına almak için faiz artışına gitmesi özellikle subprime konut kredilerindeki batık kredi oranlarının hızla çığ gibi büyümesine neden olurken ABD’deki bankalar ve finans kuruluşları bir anda altından kalkamayacakları risklerle başbaşa kaldılar. Likidite krizi global finansal piyasaları işlevsiz hale getirirken gelişmiş ülkelerde reel ekonominin çarkları durma noktasına geldi.
Diğer Ülkeler Krizden Etkilendi mi?
Dünya ekonomisine ve finans piyasalarına yön veren ve global ekonomide en büyük paya sahip olan ABD ekonomisinde yaşanan krizin etkileri doğal olarak diğer ülkelerde de hissedildi. Özellikle Lehman Borthers’in iflası bankalara ve finans piyasaların olan güveni sarstı. Global finansal piyasalara ve global ekonomiye tam entegre olan gelişmiş ekonomiler ve gelişmekte olan ülkeler bu krizden farklı derecelerde etkilendiler. Her ülke kendi ekonomik yapısıyla orantılı olarak bu krizden payını aldı. 2009 yılında dünya ekonomisi %2 daralırken, global dış tcaret hacmi %10 küçüldu. Gelişmekte olan ekonomilerde büyüme hızı yarı yarıya düşerken gelişmiş ekonomilerde tam durugunluk ve küçülme yaşandı. Dünya genelinde işsizlik oranlarındaki artış ve tüketim harcamalardaki azalma global dış ticaret hacminde %15’lere varan daralmaya yol açtı.
Krizden Etkilenen Ülkeler
2008 Ekonomik Krizinden bütün ülkeler farklı derecelerde ve farklı şekiilerde etkilendiler.
2008 krizi ABD’de ve AB ülkelerinde tüketim harcamaları ve ithal ürünlere olan talepti azalmaya ve ekonomik durgunluğa yol açtı. Bu ülkelere ihracat yapan ülkelerin ekonomisi ise 2008 krizinden dolaylı olarak etkilendi. Örneğin; bu ülkelere en çok ihracat yapan Çin ve Güney Kore gibi ülkeler talepteki daralmadan en çok etkilenen ülkelerden biri oldu. Krizin etkisiyle petrolün varil fiyatı 100 dolar seviyelerinden 30 doların altına düşmesi sonucunda Rusya, Suudi Arabistan gibi ekonomileri petrol ihracatına dayalı ülkelerin gelirleri %60 eridi.
2008 Ekonomik Krizinin Türkiye’ye Etkileri
Türkiye’deki bankacılık ve finans sektörü 2008 Ekonomik Krizinden doğrudan etkilenmemekle birlikte daralan global dış ticaret hacmi ve yabancı sermaye girişi ve yatırımlardaki azalma ülkenin ekonomik büyümesini olumsuz etkiledi. 2008 krizi ilk yıllarında Türkiye ekonomisini oldukça olumuz etkiledi:
- 2007 yılında %4.7 büyüyen Türkiye ekonomisi 2008 yıında %0.9 büyürken ve 2009 yılında %4.7 küçüldü.
- Global dış ticaretteki daralma özellikle AB ülkelerine ihracat yapan Türkiye’nin ihracatını olumuz etkiledi.
- Ekonomik daralma sonucunda Şubat 2009’da işsizlik oranı %16.1 seviyesini gördü.
- Yavaşlayan yabancı sermaye akışı finansman maliyetinin artmasına ve reel sektörün küçülmesine oldu.
Gini Katsayısı Nasıl Etkilendi
Dünya Bankası verilerine göre 2005 yılında 42.60 olan Türkiye’nin Gini katsayısı kriz öncesinde 2007 yılnda 38.40’ a kadar geriledi. Ekonomik krizin etkilerinin en şiddetli hissedildiği 2008 -2012 yılları arasında ise hafif bir artışla ortalama 39 civarına seyretti. 2008 Global Ekonomik krizinden daha az etkilenen ülkeler arasında olan Türkiye’nin gelir dağılımındaki eşitsizliğin kriz öncesi seviyesini koruduğu söylenilebilir. Ancak 2011 yılından itiberen tırmanışa geçen ve 2015 yılında 42.90’ a yükselen Gini katsayısı ülkedeki gelir dağılımdaki eşitsizliğin 2011 -2015 yılları arasında giderek attığına işaret ediyor. Türkiye’nin Gini katsyısı 2016’da 41.90’a ve 2017’de 40.5’e gerilese de henüz 2007 seviyesinin 2 puan veya %5 üzerinde seyrediyor.
Gini Katsayısı Nedir?
Gini katsayısı veya Gini endeksi bir ülkedeki gelir veya servet dağılımını ölçen bir endekstir. Gelir dağılımındaki eşitsizliği ölçmede en sık başvurulan veri olan Gini katsayısı “0 ile 1” arasında bir değer alır. Bir ülkenin Gini katsayısı “O” ise ulusal gelirin veya servetinin o ülkedeki bireyler arasında tamamen eşit olarak dağıldığına işaret ederken, Gini katsayısı “1” ise ulusal gelir veya servetin hiç eşit olmayan bir şekilde dağıldığı gösterir. Dünya genelinde ülkelerin Gini katsasyısı 25 ile 63 arasında değişmektedir.
2008 Krizinin Sonuçları
Ülke ekonomileri ve global ekonominin geneli üzerinde uzun ve kısa dönemli etkiler yaratan 2008 global ekonomik krizinin global finans piyasalarına, dünya ekonomisine faturası oldukça kabarık.
- Finansal kriz sonucunda finans kuruluşlarının portföyünde bulunan yaklaşık 2 triyon ABD doları değerindeki varlık buharlaştı.
- Kriz nedenyle yaşanan ekonomik durgunluk ve küçülmenin global ekonomiye maliyeti 10 trilyon ABD dolarını aştı.
- Özellikle ABD ve AB ekonomilerinin yeniden büyümeye başlaması yaklaşık 10 yıllık bir süreç aldı.
- Ülkelerin uyguladıkları parasal genişleme ve kemer sıkma poltikaları işsizliği körüklerken gelir dağılımında bozulmalara yol açtı.
- Başta ABD olmak üzere birçok ülkede menkul kıymet piyasalarını düzenleyen mevzuatlardaki boşluklar tespit edilerek bir dizi değişiklik yapıldı.
- Krizden doğrudan etkilenen gelişmiş ekonomilerin global ekonomik gelirdeki payı %70’ten %60’a geriledi.
- ABD, AB, Japonya ve İngiltere merkez bankalarının parasal genişleme politikaları ve sıfır ve eksi faiz uygulamaları sonucunda global fonlar krizden dolaylı olarak etkilenen gelişmekte olan ülkelere aktı. Bu gelişmelerin doğal sonucu olarak aşırı değerlenen gelişmekte olan ülke paraları ve ucuz yabancı fonlar bu ülkelerde tüketim harcamalarını artmasına ve hane halkı boçlanma ornlarının artmasına neden oldu.
- Büyük durgunluk dünya ekonomisi üzerinde uzun süre etkili oldu. Global ekonomi, ekonomik krizden ancak 8 yıl sonra 2016 yılının sonlarından itibaren toparlanma işaretleri göstermeye başladı.