Rafine edilmemiş durumdaki petrol, beş bin yılı aşkın süredir insanoğlu tarafından kullanılmakta iken gaz yağının keşfedilmesi ile etki alanını da genişletmiştir.
1901 yılında seri üretim yapabilen ilk ticari petrol kuyusunun Spindletop olarak bilinen Teksas içerisindeki bir sahada açılması da petrolün dünyanın en önemli yakıt kaynağı olmasının önünü açmıştır.
Petrolün yakıtlarda kullanılmaya başlaması onu dünya çapında yüksek talep gören bir emtia haline getirirken, aradan geçen zaman ile alternatif enerji kaynağı bulmaya yönelik artan çabalara rağmen petrol hala küresel ekonomide önemli bir aktör konumundadır.
Bu sebeple 20. yüzyıl boyunca petrol fiyatları da küresel çapta yakından takip edilmiştir. Peki bu emtianın değeri neye göre belirlenmektedir?
Makelemizin devamında bu soruyu petrol fiyatlarını belirleyen temel faktörleri açıklayarak ve bu faktörlerin petrol fiyatlarını nasıl etkilediğini ortaya koyarak cevaplamaya çalışacağız.
Petrol fiyatlarını belirleyen faktörler nelerdir?
Petrolün yüksek talep gören küresel bir emtia olması, fiyattaki büyük dalgalanmaların önemli bir ekonomik şok yaratma riskini de beraberinde getirmektedir.
Bu sebeple petrol fiyatlarını etkileyen temel faktörlerin önemi artmakta ve bu faktörlerin petrol fiyatları üzerindeki etkisinin daha derinden incelenmesi ihtiyacı doğmaktadır.
Petrol fiyatlarını etkileyen temel faktörler incelendiğinde ise göze ilk olarak ekonomideki arz ve talep faktörü çarpmaktadır. Buna göre arz ve talep kavramları diğer tüm ekonomik varlıklarda olduğu gibi petrol fiyatları üzerinde de belirleyici olmaktadır.
En basit haliyle petrole olan talep arttıkça (veya arz azaldıkça) fiyatlarda yükseliş beklentisi, talep azaldıkça (veya arz arttıkça) ise fiyatlarda düşüş beklentisi kuvvetlenecektir.
İlk duyulduğunda oldukça basit olarak karşılanan bu ekonomik döngü ancak her zaman geçerli olmayacaktır. Bunun temel sebebi de piyasaların takip ettiği fiyatların genellikle vadeli işlem piyasasında belirlenmesinden kaynaklanmaktadır.
Yani hem alıcının hem de satıcının belirtilen tarihte işlemin kendi taraflarını yerine getirmekle yükümlü olmasından dolayı petrol vadeli işlem sözleşmeleri kapsamında yatırımcılar farklı davranışlara yönelebilmektedir. Bu durum ise petrol fiyatlarının dönem dönem ekonomik gerçekliklerden uzaklaşabileceğine işaret etmekte ve petrol piyasasına yönelik yatırımcıların profilinin incelenmesini zorunlu kılmaktadır.
Piyasa katılımcılarının yatırımcı profilleri
Petrol piyasasındaki katılımcılar incelendiğinde iki temel yatırımcı profili ile karşılaşılmaktadır. Bunlar, riskten korunanlar ve spekülatörler olarak sınıflandırılabilmektedir.
Potansiyel fiyat artışlarına karşı korunmak için vadeli petrol kontratları satın alan bir hava yolu şirketi riskten korunanlara (hedge) örnek olarak verilebilirken, spekülatörlere ise fiyat yönünü tahmin eden ve bu kapsamda fiyatların hedefine gitmesi için yatırım yapan yatırımcılar örnek verilebilir.
Bu yatırımcı profillerinin davranışı vadeli işlem piyasalarında önemli hareketliliğe sebep olabilirken, bu yatırımcıların davranışını ise genel olarak makroekonomik gelişmeler şekillendirmektedir. Buna göre Çin gibi net petrol ithalatçısı ülkelerin daha fazla nükleer enerji santrali inşa etmeyi hedeflemesi, yatırımcıların gelecekte petrol talebinin önemli ölçüde düşeceğini fiyatlamasına yol açmaktadır. Bu senaryoda riskten korunan yatırımcılar ve spekülatörler vadeli işlem piyasasında sert bir hareketlilik yaşanmasına sebep olabilmektedir.
Öte yandan küresel çapta alternatif enerji kaynaklarına yönelen ülkelerin sayısının artması yatırımcılar açısından belirsizliklerin artacağının ve sektöre yönelik risklerin büyüyeceğinin düşünülmesine sebep olarak, önce vadeli işlem piyasalarında daha sonra da spot piyasalarda derin kayıpların yaşanmasına yol açabilir. Tersi durumda da sert yükselişlerin yaşanabileceği beklenebilir.
Yatırımcıların davranışının fiyatlamalar üzerinde oldukça önemli bir katalizör olmaya devam ettiğini, son dönemde yaşanan petrol fiyatlarının yükselişini derinlemesine incelediğimizde de görmek mümkündür.
Aşağıdaki grafik, Hedge fonların Brent ve WTI dağılımlarındaki artışı göstererek, son dönemlerde 95 doların üzerine kadar çıkan brent petrol fiyatlarında yatırımcıların ne kadar etkili olduğunu ortaya koymaktadır.
Petrol fiyatlarını etkileyen yatırımcıların ise temel olarak dikkat ettiği üç ana faktör bulunmaktadır. Bunlar mevcut arz, gelecekteki arz ve beklenen taleptir.
Petrol fiyatlarını etkileyen arz faktörleri
Mevcut arz
OPEC üyesi ülkelerin kesinti kararları
Yukarıda da bahsettiğimiz petrol fiyatlarının değişimindeki en önemli faktörlerden biri olan arz ve talep faktörünün bir numaralı oyuncusu ise arz tarafını belirleyen Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü’dür (OPEC).
Buna göre OPEC, petrol ihraç eden 14 ülkeden oluşan bir grubu temsil etmekte, bu durum ise OPEC’in piyasa üzerindeki gücünü gözler önüne sermektedir. OPEC bu gücü sayesinde birçok ülkenin petrol sahalarına ve üretim araçlarına erişme hakkına da sahiptir.
OPEC ülkelerinin günde yaklaşık 40 milyon varil ham petrol üretmesi, küresel çaptaki günlük ham petrol üretiminin üçte birinden fazlasının OPEC grubunun kontrolünde gerçekleştiğine işaret etmektedir.
OPEC grubunun petrol fiyatı ve arzı üzerinde önemli bir etkiye sahip olmasının geçmiş yıllardaki en önemli örneği de 1973 yılında yaşanan ve 'petrol krizi' olarak adlandırılan dönemde OPEC'in bazı ülkelerde arzı kısıtlaması sonrasında küresel ham petrol fiyatlarının neredeyse dört katına çıkmasıyla kanıtlanmıştır.
OPEC üyesi olmayan petrol üreticisi ülkelerin kararları
OPEC dışında dünyanın en büyük petrol üreticisi ülkeler ABD, Kanada ve Çin'dir. Tek başına petrol üreten ülkeler açısından ABD, üretimde dünya lideri bir konumundadır. Ayrıca OPEC dışı petrol ürecileri arasında Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) da bulunmaktadır.
Rusya ise şu anda OPEC üyesi olmayan bir ülke olarak çalışmakta ancak buna rağmen petrol üretimine yönelik aldığı kararlarıyla piyasalar üzerinde etkili olmaya devam etmektedir.
Buna göre bir bütün olarak bakıldığında, OPEC üyesi olmayan ülkelerin petrol üretimi de piyasayı önemli ölçüde etkileyebilecek kapasitededir.
Gelecekteki arz
Dışsal şoklar
Mevcut arzı etkileyen OPEC ve OPEC dışı petrol üreticilerinin yanında gelecekteki arzı değiştirebilecek doğal afetler, savaş ve jeopolitik istikrarsızlık gibi ekonominin açıklayamadığı veya kontrol edemediği olaylar da petrol fiyatlarını etkileyebilecek potansiyele sahiptir.
Örneğin, Katrina Kasırgası 2005 yılında Amerika'nın doğu kıyısını vurduğunda, hayati önem taşıyan petrol tedarik hatlarına zarar vererek Amerika'da bir petrol krizine neden olmuştur.
Sonuç olarak ise 29 Ağustos ve 5 Eylül 2005 tarihleri arasında ülkenin bazı bölgelerinde yakıt fiyatları hızla yükselmiştir.
Öte yandan kasırganın yol açtığı kıtlık o kadar şiddetli bir seviyeye ulaşmıştır ki Başkan George W. Bush, yakıt fiyatlarının daha da artmasını önlemek amacıyla Amerikan stratejik rezervlerinden 30 milyon galon yakıtı serbest bırakmıştır.
Jeopolitik gerginlikler
Dünyanın en zengin petrol sahalarına sahip Orta Doğu’da başta Irak savaşı gibi petrol üretiminin etkin bir şekilde yönetilememesi gibi sebepler de gelecek dönemlere ilişkin arz beklentilerini tehdit ederek, petrol fiyatlarını artırmaktadır.
Petrol fiyatlarını etkileyen talep faktörleri
Alternatif enerji kaynakları
Güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının faydalarına ilişkin farkındalığın artması, dünyanın petrole olan bağımlılığında gelecek yıllarda bir azalma olup olmayabileceğine yönelik spekülasyonların da artmasına yol açmaktadır.
Elektrikli arabalar ve çeşitli hükümetlerin önümüzdeki yıllarda yeni benzinli ve dizel araba üretimini yasaklama söylemleri de bu düşünceyi desteklemektedir.
Bu sebeple yenilenebilir enerji kaynaklarının gelişmesi nedeniyle önümüzdeki yıllarda petrole olan talebin bu kadar yüksek kalıp kalmayacağı konusundaki gelişmelerin piyasa katılımcıları tarafından yakından takip edilmesini zorunlu kılmaktadır.
Kaynak: Statista, 2016
Buna göre Danimarka gibi ülkeler 2050 yılına kadar fosil yakıtlardan tamamen arınmayı amaçlamaktadır. Petrol piyasasında işlem yapan yatırımcılar ise sektör trendleri doğrultusunda işlem yaptıklarından emin olmak için alternatif enerji kaynaklarının gelişimini ve artan popülaritesini takip etmek zorundadır.
Küresel ekonomik performans
Petrol talebinin ana itici güçleri ise ABD, Avrupa ve Çin'den gelen taleptir.
Dünya petrol ihtiyacı özellikle son yıllarda ciddi bir ekonomik büyüme içindeki Asya ülkelerinde artmıştır. Bu noktada Çin ve Hindistan’daki tüketim artışı dikkat çekmektedir.
Bu üç ülke birlikte günde yaklaşık 45 milyon varil ham petrol tüketmektedir.
Dolayısıyla ekonomilerinin gücü ve küresel ekonomik performansı petrol fiyatını önemli ölçüde etkileyebilmektedir.
Örneğin 2008'deki mali çöküş sırasında, küresel ekonomide bir yavaşlama oluşmuş ve bu da petrol ihtiyacını azaltmıştır. Ancak petrol arzında benzer bir düşüş olmayınca Brent petrol fiyatı beş aylık bir süre içinde 100 doların üzerinde gerilemiştir.
Ancak talep yönlü tedirginliklerin azaldığı durumda petrol fiyatları da yeniden toparlanma eğilimine girmeye başlamıştır. Buna göre 2008'deki çöküşten üç yıl sonra petrol fiyatları varil başına 100 doların tekrar üzerine çıkmıştır.
Dolar endeksinin etkisi
1944'teki Bretton Woods konferansının ardından ABD doları altın fiyatına sabitlenmiş ve diğer tüm para birimleri dolara endekslenmiştir. Sonuç olarak, dolar dünyanın rezerv para birimi haline gelmiş ve petrol ABD doları ile alınıp satılmaya başlanmıştır.
ABD, 1971'de altın standardını kaldırmış olsa da, doların rezerv para olarak kabul görmesi petrolün hala ABD doları ile değiş tokuş edilmesine yol açmaktadır.
Bu da doların değerinin petrol fiyatı üzerinde büyük bir etkisi olduğu anlamına gelmektedir. Örneğin dolar güçlenirse, diğer tüm faktörlerin sabit kaldığı varsayımıyla petrol fiyatı en azından nominal olarak düşme eğiliminde olacaktır.
Tersine bir senaryoda ise eğer dolar zayıflarsa ham petrol fiyatları yükselme eğilimine girecektir.