Enflasyonla mücadelede kararlılık vurgusu yapılırken aylık ve yıllık enflasyon arka arkaya üçüncü ayda da beklentilerin üzerinde geldi. Böylelikle asgari ücret artışında dillendirilen oranlar da yıllık enflasyonun yarısına denk geldi.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), salı günü 2024 yılının kasım ayına ilişkin enflasyon verisini açıkladı. Kasım ayında aylık tüketici fiyat endeksi (TÜFE) verisinin yüzde 2,88 seviyesinden yüzde 1,91 seviyesine; yıllık TÜFE’nin ise yüzde 48,58 seviyesinden yüzde 46,60 seviyesine inmesi bekleniyordu. Ancak açıklanan veriler aylık TÜFE’nin 2024 yılının kasım ayında yüzde 2,24 seviyesine indiğini, yıllık enflasyonun ise yüzde 47,09 seviyesine düştüğünü gösterdi. Böylece aylık ve yıllık TÜFE eylül ve ekim aylarının ardından kasım ayında da piyasa beklentisinin üzerinde geldi.
2023 yılının haziran ayında, aylık TÜFE yüzde 3,92 ve yıllık TÜFE baz etkisiyle yüzde 38,21 seviyelerinde iken başlanan ortodoks politikalara dönüş çalışmalarında geride kalan yaklaşık 18 ayın ardından ve mart ayından bu yana yüzde 50 seviyesinde sabit bulunan politika faizine karşın fiyat artış baskılarının inatçı olduğu ve düşüş hızının da oldukça yavaşladığı görülüyor. Buna en önemli sebep tüketim alışkanlıklarının halen kırılamamış olması, ki bu da şu anki durumda çok zor görünüyor.
Aylık yüzde 2,24; yıllık yüzde 47,09 seviyesindeki fiyat artışları, yüzde 50 politika faizinin bu denli uzun süredir uygulandığı bir ortamda halen çok yüksek seviyeler olarak dikkat çekiyor. Uzmanlar ve yatırımcılar halen mevcut tablo para politikası konusunda atılacak sonraki adımlar hakkında olumlu bakış açısına sahip olsa da mevcut durumun, gıda fiyatlarındaki artış da göz önünde tutulduğunda, fiyat artış baskılarını en fazla hisseden kesim olan hane halkı açısından bunaltıcı olduğu şaşırtıcı olmayan bir gerçek. Enflasyon hedefinde yapılan revizyonlar ile 2024 yılı yıl sonu enflasyon tahmini yüzde 44 seviyesine, 2025 yılı yıl sonu enflasyon tahmini ise yüzde 21 seviyesine artırılmış durumda. Yani en iyi ihtimalle, 2025’in sonuna dek ulaşılması hedeflenen yıllık TÜFE seviyesi yüzde 21. ABD ve Euro Bölgesi gibi ekonomiler ise 2025 yılı içinde hedef seviyeleri olan yıllık yüzde 2 seviyesine ulaşmayı, hatta bu seviyenin altına düşmeyi hedefliyor.
Asgari ücret ve enflasyon seviyelerindeki artışlar birbiriyle kıyaslandığında ortaya nasıl bir tablo çıkıyor?
Resmi verilere göre asgari ücret 2002-2020 yılları arasında yüzde 1163 artış gösterirken 2023 yılındaki son zam ile birlikte 2020-2023 yılları arasında net asgari ücrette görülen artış yüzde 631 seviyesinde kaydedildi. Burada 2020 yılını baz alarak bir ayrım yapılmasının nedeni, 2017 yılında çift hanelere çıkan enflasyon seviyesinin 2019 yılında bir ara yeniden tek hanelere düşürülerek neredeyse kontrol altına alınmasının ardından 2020 yılında tekrar artışa geçmesi ve özellikle 2020 sonrasında yukarı yönlü hareketin ivme kazanmak suretiyle bugün karşılaştığımız tablonun oluşmasına öncülük etmesi.
2002 yılından bu yana 2022 yılına dek olan süreçte asgari ücret artışı yalnızca 3 kez enflasyonun altında kalırken 2022 yılı başından bu yana gerçekleştirilen beş asgari ücret artışının hepsinin de enflasyon miktarının altında kaldığı dikkat çekiyor. Bu noktada yürütülen mevcut tartışmalarda ima edilen konulardan biri olan “asgari ücretin belli bir sınırı geçmesinin zararlı olacağı” algısı, özellikle sosyal devlet ilkesi göz önüne alındığında pek doğru bir düşünce tarzı değil. Bugün asgari ücreti yüzde 25 ile sınırlamak demek, 2025 yılının sonunda ulaşılması hedeflenen yüzde 21’lik enflasyon seviyesi göz önüne alınırsa, 2025 yılı boyunca asgari ücreti enflasyona ezdirmek anlamına gelecektir.