Finans kelimesi, Fransızca bitirmek anlamına gelen “fin” ve genelde bir borcu ödemek anlamında kullanılan “finer” kelimelerinden türemiştir. Kelime olarak ise bir işletmenin, devletin ya da doğrudan kişinin ihtiyaç duyduğu kapitalin en uygun şekilde ele geçirilmesi ve yönetilmesi/kullanılması anlamına gelmektedir. Her ne kadar araçlar farklılaşsa da; yüzlerce insanın bağrıştığı, devasa ekranlarda sayıların su gibi aktığı kaotik ortamlardan ekini için sabit satış fiyatı belirleyen çiftçiye kadar hepsinin temelde amacı aynıdır: Kapitali ele geçirmek ve elindekini daha fazlası için etkili kullanmak.
Finansın nerede doğduğunu kestirmek epey zor, hatta belki de imkansız. Bu biraz finansın hayatla fazlasıyla içiçe olmasından, biraz da doğru ifade edildiğinde pek çok etkinliğin finansa dahil edilebilecek olmasından ileri gelmekte. Yine de biraz spekülasyonun zararı olmaz diye tahmin ediyor ve bilinen en eski vadeli işlemini gerçekleştiren kişiyi tanıtıyoruz: Thales. Miletli Thales, çemberler, ikizkenar üçgenler ve paralel doğrularda orantılarla ilgili çalışmalarıyla antik dönemin en önemli matematikçilerinden. Engin matematik bilgisini ve astronomik gözlemlerini kullanarak Thales’in zeytin hasat zamanlarını hassasiyetle kestirebildiğini, bu hasat zamanlarından önce ise zeytin presleri kiralayıp ve hasat zamanı geldiğinde de daha yüksek bir ücrete geri kiralayarak iyi bir yaşam sürdüğünü biliyoruz. Bu işleme modern tanımıyla bir vadeli işlem demek oldukça güç elbette. Yine de doğru sözel ifade biçimiyle hemen her etkinliğin finansa dahil edilebileceğini ve finansın hayatla oldukça içiçe olduğunu tekrar hatırlatarak ilk vadeli işlemi M.Ö. 6. yüzyıl olarak etiketleyeceğiz.
Finansal aygıtların doğru kullanılmasının bireysel faydalarına Thales çok iyi bir örnek teşkil etmekte, devletler boyutunda ise kapitalin elde edilmesi ve kullanımının önemi gün gibi ortada. Ancak finansın hem devletlerin kaderine hem de tarihe ne kadar büyük bir etkisi olduğunu bir iki örnekle pekiştirmekte fayda var. 16. yüzyılda artan İngiliz ticaret gemilerinin faaliyetleri Doğu Hindistan Şirketi’nin kurulması ile zirve yapmıştı. Doğu Hindistan Şirketi’nin önemi ise tarihin ilk anonim şirketi olmasıydı. Şirketin hisselerini özel kişilere satmak, böylece onları da gelire ortak etmek öyle bir yenilikti ki, kısa sürede ciddi anlamda yatırım alan şirket dönemin pek çok devletinden dahi güçlü hale gelmiştir. Öyle ki, oldukça kalabalık bir paralı asker ordusuna sahip olan şirket uzun yıllar Hindistan’ın önemli bir bölümünü kontrol altında tutmuştu. Bir şirketin sömürgecilik faaliyetlerine girişmesi anonim şirketi fikrinin ne kadar devasa sonuçlar doğurduğunu çok iyi göstermektedir.
Bir diğer örnek, Hollanda Doğu Hindistan Şirketi, özellikle 17. yüzyılda Hollanda Altın Çağı’nın lokomotif kurumlarından biriydi. Dünyanın ilk çokuluslu şirketi olan Hollanda Doğu Hindistan Şirketi’nin hisseleri de yine dünyanın ilk borsalarından olan Amsterdam borsasında işlem görmekteydi. Her ne kadar İngiliz eşleniği gibi politikleşmese de Hollanda Doğu Hindistan Şirketi de payı olan Hollanda Altın Çağı aracılığıyla bilim ve sanata sayısız katkılarda bulunmuştur diyebiliriz. Spinoza, Descartes, John Locke gibi aydınlanmanın çok önemli fikir insanları ile Rembrandt ve Vermeer gibi Barok resim sanatının devleri Hollanda Altın Çağı’nın dünyaya armağanlarından yalnızca birkaçı. Bu örnekler ise Wendell Phillips’in şu ünlü sözünü akla getiriyor: “Barutun savaş için yaptığını matbaa da akıl için yapmıştır.” Benzer bir analojiyi de finans ile kapital için yapmak çok yanlış olmayacaktır. Nitekim aynı yaygınlaştırıcı ve özelleştirici etkiden söz edebiliriz.
Bu yazımızda finanstan ve öneminden, tarihten örneklerle bahsetmek istedik. Yazı dizisinin devamında ise güncel olarak sıkça duyduğumuz bazı finansal aygıtları tanıtacak ve işlevlerinden detaylı olarak bahsedeceğiz. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere.