Borsada yatırım yaparken dikkat edilmesi gereken hususlardan biri de yatırım portföyünün hangi amaca göre oluşturulduğu, kaç hisseye ve ne kadar çeşitliliğe sahip olduğudur.
Portföy, bir yatırımcının sahip olduğu bütün yatırımları ifade etmek için kullanılan bir terimdir. Bu yatırımlar nakit para, döviz, altın, tahvil, bono, hisse senedi, mevduat, kripto paralar gibi çeşitli şekillerde olabilir. Yatırımcının, bir toplam değer elde etmek amacıyla aynı veya farklı özelliklere sahip birden fazla yatırım aracına yatırım yapmak suretiyle oluşturduğu yatırım yelpazesi ise o yatırımcının yatırım portföyüdür.
Bir portföy oluşturmadan önce ilk başta belirlenmesi gereken en önemli nokta kısa süreli alım ve satım (trading) mı yoksa uzun vadeli yatırım mı yapılacağıdır. Trading, hızlı alım ve satım hareketleriyle kısa süre içerisinde kâr elde etme amacı taşıyan hareketlere verilen isimdir. Uzun vadeli yatırımlar ise daha az riskle ve uzun vadede kazanç sağlamayı amaçlayan, genellikle düzenli birikimler sonucu gerçekleştirilen hareketlere verilen isimdir.
Yatırım portföyleri, yukarıda sözü edildiği gibi; hisse senedi, bono, tahvil, mevduat, değerli metaller, döviz veya kripto paralardan biri, birkaçı veya bunların alt türlerinden biri ya da birkaçından oluşabilir. Örneğin bir yatırımcının yatırım portföyünün 100 birimden oluştuğunu kabul edelim. Bu yatırımcı 100 birimlik portföyünün 30 birimini hisse senedine, 25 birimini değerli metallere, 25 birimini dövize, 20 birimini ise kripto paralara yatırabilir. Hisse senetlerini kendi içinde sektörlerine göre; değerli metalleri kendi içinde altın, gümüş vb. metallere göre; döviz yatırımını dolar, euro vb. para birimlerine göre; kripto paraları da alt para birimlerine göre dağıtmak mümkündür.
Böyle bir durumda dikkat edilmesi gereken noktalardan biri de portföydeki yatırımları birbirini nasıl etkileyeceğidir. Yukarıdaki örnek dikkate alınırsa, dolardaki olası fiyat artışlarının portföydeki hisse senetleri, değerli metaller ya da kripto para birimleri üzerinde nasıl bir etki yaratabileceği göz önüne alınmalı ve portföyün kâr potansiyelini aşağı çekebilecek birbiriyle çatışan yatırım araçlarından kaçınılmaya çalışılmalıdır.
Bir portföyde kaç hisse olmalıdır?
Yükselen grafiği sebebiyle özellikle yerli yatırımcıların ilgisini çeken Borsa İstanbul (BIST), tecrübeli ve tecrübesiz birçok yatırımcının yüksek veya düşük bütçeli yatırım portföylerinde yer verdiği 656 şirketten oluşmaktadır. Peki, bu 656 şirket arasından bir hisse senedi portföyü oluşturulurken nelere dikkat edilmedilir?
Öncelikle portföyün toplam değeri göz önünde tutulmalıdır. Sözgelimi, stratejist Işık Ökte bu ayrımı 1 milyon TL’nin altındaki ve üzerindeki portföyler olarak yapmaktadır. 1 milyon TL’nin altındaki portföyler; nispeten küçük sayılabilecek ve hareket alanı daha serbest olan portföylerdir. Bu portföy tipinde yatırımcı, olası riskleri azaltmak adına çeşitli sektörlerde nispeten daha geniş bir yelpazede hisse senetleri alabilirler. Bu portföy yapısı kısa-orta vadeli alım satımlara, halka arzlara da uygundur. 8-10 hisseli bir portföy bu aşamada yeterli olabilecekken, alım yapılacak şirketlerin BIST30 ya da BIST100 endekslerinden ve demir-çelik, holding, perakende satış ya da teknoloji gibi farklı sektörlerden seçilmesi portföy çeşitliliğini artırmak ve riski azaltmak açısından etkili olacaktır.
Ancak portföy değeri arttıkça küçük dalgalanmaların olumlu veya olumsuz etkisi de artmış olacaktır. Örneğin 1 milyon TL’lik bir portföyde yaşanacak yüzde 1’lik bir değer kazancı ya da kaybı 10 bin TL’lik bir farka işaret edecektir. Dolayısıyla portföy değeri arttıkça hisse senedi sayısını 3-5 hisseye dek azaltmak; yatırım yapılan şirketlerin KAP haberlerini, teknik analizlerini, bilançolarını, analist ve sektör raporlarını daha iyi takip etmek; kısacası yatırım portföyünde yer alan hisselere her gün zaman ayırmak adına daha yerinde olacaktır. Çünkü bireysel yatırımcıların (retail investor) kurumsal yatırımcılara nazaran daha az kaynağa, analize ve habere erişim imkanı vardır ve bu profesyonel yardımlar olmadan yatırım yapmak bireysel yatırımcılara yönelik riskleri artırmaktadır. Portföy değeri arttıkça, hisse senedi sayısı çeşitliliği de aynı oranda artarsa portföyde yer alan hisseleri ideal şekilde değerlendirmek mümkün olmayacaktır.