Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) temmuz ayı toplantısı bugün gerçekleşecek. Piyasalar bu seneki altı toplantıda olduğu gibi politika faizi konusunda yine TCMB’den herhangi bir sürpriz beklemiyor.
Beşinci ayını geride bırakmaya hazırlanan Rusya-Ukrayna savaşı, bu savaşın gıda ve enerji fiyatlarına olumsuz etkisi, devam eden tedarik kriz, henüz bir nihayete eremeyen Covid-19 salgını ve tüm bunların sonucu olarak hızla artan enflasyon oranları... Arka arkaya açıklanmaya devam eden ve dizginlenemeyen rekor enflasyon oranlarıyla mücadele kapsamında merkez bankalarının ellerindeki en etkili silahlardan biri olan faiz ve para politikasında sıkılaşma yöntemine devam ettiklerine şahit oluyoruz. Zira merkez bankalarının görevlerinden belirli dönemlerde bir araya gelerek ülkelerin ya da bölgelerin ekonomik gidişatlarını tartışıp para politikalarını ülkenin yüksek yararına olacak biçimde revize etmek. Bu minvalde birçok merkez bankasının faiz artırımına ya da daha sıkı para politikasına gittiğini görüyoruz.
Ülkemizin merkez bankası olan TCMB de her ay belirli tarihlerde bir araya gelerek Para Politikası Kurulu toplantıları gerçekleştiriyor ve bu toplantılar sonrasında da politika faizi olan “bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı” ile ilgili kararını açıklanıyor. Hatırlamak gerekirse Banka, geçtiğimiz senenin son çeyreğinde toplam 500 baz puan faiz indirimine gitmiş; bu yılın ilk altı toplantısında ise artan enflasyon oranlarına rağmen, diğer merkez bankalarının aksine faiz oranlarında bir değişiklik yapmamıştı. Piyasalar bu ay da Para Politikası Kurulu’nun faiz oranlarında herhangi bir değişikliğe gitmeden politika faizini temmuz ayı toplantısı sonucu da yüzde 14’te sabit tutmasını bekliyor. TCMB’nin bu ay da önceki toplantılarda vurgu yapılan makroihtiyati politika setinin ilave tedbirlerle kararlılıkla uygulamaya devam edileceğine dair karara ve Türk lirasını destekleyecek politikalara devam etmesi bekleniyor.
Enflasyon oranları ne söylüyor?
Temmuz ayı başında açıklanan Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileri ışığında Türkiye’de haziran ayı yıllık tüketici enflasyonu yüzde 78,62'ye yükseldi, aylık artış ise 4,95 oldu. Üretici fiyat endeksi de aylık yüzde 6,77, yıllık yüzde 138,31 arttı. Bu rakamlarla TÜFE 24 yılın zirvesine çıkarken, ÜFE de 1995'ten bu yana en yüksek seviyeye ulaştı.
Piyasalar, rekor kıran enflasyon karşısında faiz artırımı dışında uygulanacak önlemlerin yetersiz kaldığı fikrini korumaya devam ediyor. Üretimi ve yatırımı destekleyen düşük faizle birlikte ihracat ve istihdamı artırarak cari açığı azaltmayı hedefleyen Yeni Ekonomi Modeliyle frenlenemeyen enflasyon reel getiri eksikliği ve dünyadaki diğer merkez bankalarının faiz artırımına ya da sıkılaşmaya gitmesi TL varlıklarında negatif ayrışmaya yol açmakta. Ülkemiz yüzde 78,62’lik enflasyon oranıyla Avrupa ve G20 ülkeleri arasında zirvede, dünyada ise üst sıralardaki yerini koruyor. Para politikasındaki negatif ayrışmanın etkisiyle ise dolar/TL kuru bu sene yüzde 32 artış gösterdi.
Bugün açıklanan verilere göre TCMB net rezervi 8 Temmuz 2022 haftasında 6,1 milyar dolara geriledi. Bu bankanın net rezervlerinde Nisan 2002'den bu yana görülen en düşük seviye demek. Brüt rezervler ise 100 milyar doların altına geriledi.
Bugün Türkiye saati ile 14.00’da açıklanacak kararda TCMB’nin politika faizini sabit tutacağına kesin gözüyle bakılırken, toplantı öncesinde ise dolar/TL kuru, gün içinde 17,7353’e çıkarak 20 Aralık’taki rekor sonrası en yüksek seviyeyi gördü. Şu anda ise 17,6718 seviyelerine seyrediyor. Amerikan Merkez Bankası Fed’in güttüğü agresif para politikası sebebiyle faiz artışı oranlarını yükseltmesi ile güçlenen doların karşısında TCMB’nin düşük faiz politikası ile oranları bu sabit tutmasıyla TL üzerindeki baskı artmaya devam ediyor ve edecek gibi de gözüküyor.