Rusya’nın Ukrayna’ya savaş açtığı 24 Şubat’tan bu yana neredeyse 3 ay geçti. Ukrayna’da yaşanan insani dram ve can kayıplarının yanında; Rusya’nın bu işgal girişimi hem Rusya ve Ukrayna açısından hem de dünyanın geri kalanı için yıkıcı ekonomik etkiler göstermeye devam ediyor.
Petrol, doğalgaz, tahıl, ay çiçeği gibi kimi ürünlerde özellikle Avrupa’nın ithalat ihtiyacını karşılayan bu iki devletin arasındaki devam eden savaşın, bu ürünler başta olmak üzere bir tedarik krizi yarattığı artık herkes tarafından bilinen bir konu. Fakat kriz yalnızca bununla da sınırlı kalmıyor: günümüzde küresel ekonomi, her bir aktörün hareketlerinin az ya da çok bir etkiye yol açtığı dev bir organizma. Bu sebeple savaşın devam ettiği bir ortamda piyasaların Euro’ya olan güveni düşüyor, alınan kimi siyasi kararlara ve yapılan açıklamalara göre petrol fiyatları dalgalanıyor; enerji, gıda, otomotiv gibi kimi sektörlerdeki şirketlerin hisseleri, kripto paralar bu dalgalanmalardan nasibini alıyor ve günün sonunda Rusya’nın açtığı bu savaş, farklı coğrafyalarda yaşayan milyonlarca insanı dolaylı ya da doğrudan etkileyen bir krize dönüşüyor.
Avrupa Birliği Rusya’ya uygulanacak son yaptırım paketini görüşecek
Avrupa Birliği (AB) dışişleri bakanları bugün Belçika’nın Brüksel şehrinde Ukrayna'da devam eden savaştaki son durum, savaşın Batı Balkanlar'a etkileri ve Rusya'ya karşı enerji ambargosunu da içeren son yaptırım paketini görüşmek üzere toplanacak. Rusya’dan enerji ithalatı yasağına ilişkin yaptırım paketi üzerinde geçtiğimiz seferler uzlaşılamamıştı.
Bu toplantı, AB liderlerinin 30-31 Mayıs'ta düzenleyeceği zirve öncesinde dışişleri bakanlarının toplantısı olacak. Burada gündemdeki ilk konu Batı Balkan ülkeleri olacak. AB'nin stratejik önem atfettiği bu ülkeler ile ilişkilerin geliştirilmesi, güvenlik, yatırım ve genişleme gibi konular ele alınacak. Burada Rusya’nın Batı Balkan ülkelerine yönelik olası saldırgan politikalarının etkileriyle baş edilebilmesi adına bu ülkelere verilebilecek destek de görüşme gündemindeki konulardan. Toplantıda ayrıca Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba’nın, Ukrayna’nın AB üyeliği konusunu da gündeme getirmesi bekleniyor. Ukrayna, savaşın başlamasının ardından kısa bir süre içinde AB üyeliği için resmi başvuruda bulunmuştu. Bu başvuru her ne kadar Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in ve Birlik’teki Doğu Avrupa ülkelerinin desteklediği bir konu olsa da AB’nin ekonomik lokomotifleri Fransa ve Almanya bu başvuruya; daha doğrusu başvurunun hızlıca bir kabulle sonuçlanmasına biraz daha temkinli yaklaşıyorlar. Fransa Cumhurbaşkanı ve AB dönem başkanı Emmanuel Macron, geçtiğimiz hafta Ukrayna'nın AB üyeliğinin yıllar sürebileceğini belirtmiş, bunun yerine bir "Avrupa Siyasi Topluluğu" kurularak, Ukrayna ve AB'ye üye olmak isteyen devletlerin bu çatı altında yer alması önerisinde bulunmuştu.
Görüşülecek önemli konulardan biri de hâlen üzerinde uzlaşma sağlanamayan, Rusya’dan enerji ithalatının yasaklanmasını da içeren yaptırım paketi. Başta Macaristan olmak üzere, Slovakya, Çekya gibi ülkelerin muhalefet ettiği enerji ithalatı yasağı nedeniyle paketle ilgili müzakerelerin sürüyor. Bilindiği üzere, Rusya doğal gaz alımlarının Rus rublesi ile yapılması isteğinde bulunmuş, başta Macaristan olmak üzere kimi ülkeler bunu kabul edeceklerini bildirmişti. Şu hâlde üst düzey bir AB yetkilisine göre sonuç için iki ihtimal olası görünüyor: ya konu üye ülkeler arasında birlik ve ortak eylemle sonuçlanacak ya da her üye ülkenin çıkarlarının korunduğunu hissedeceği fakat Ukraynalılara olan taahhüdün de korunacağı bir plan üzerine anlaşılacak. Yetkili, paketi ikiye bölme, bir kısmını kabul edip bir kısmını etmeme gibi bir seçeneğin olmadığı değerlendirmesinde bulundu. Avrupa Birliği ülkelerinin Rus enerjisine olan bağımlılığı göz önüne alındığında, ikinci seçenek daha muhtemel gibi duruyor.
Tahıl krizi kapıda
Öte yandan süregelen savaşla birlikte küresel bir tahıl krizi de kapıda. Almanya da Rusya’yı süregelen savaşı bir “tahıl savaşına” dönüştürmekle suçladı. Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, Almanya’nın Schleswig-Hostein eyaletinin Wangels beldesinde düzenlenen G7 Dışişleri Bakanları Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamalarda Rusya-Ukrayna savaşının küresel bir kriz haline geldiğini vurguladı. Baerbock, Rusya’nın Ukrayna’dan tahıl çıkmasını engellemesi nedeniyle önümüzdeki aylarda özellikle Afrika ve Orta Doğu’da insanların hayatını kaybedebileceği uyarısında bulundu. Baerbock, toplantıda, gıda güvenliğinden duyulan endişenin konuşulduğunu belirterek, Rusya’nın Ukrayna'ya karşı yürüttüğü askeri savaşı, başta Afrika ülkeleri olmak üzere dünyanın birçok ülkesine artık bir tahıl savaşı olarak genişletmeye bilinçli olarak karar verdiğini dile getirdi.
Savaş sebebiyle buğday fiyatları son 14 yılın en yüksek seviyesinde. Avrupa'nın tahıl ambarı olarak bilinen Ukrayna'nın depolarında yaklaşık 40 milyon ton tahıl ihraç edilmeyi bekliyor. Ancak süregelen savaş sebebiyle Ukrayna’nın buğday ihracatı durma noktasına geldi.
Ukrayna’da durma noktasına gelen ihracatın ardından bir karar da Hindistan’dan geldi. Hindistan, buğday ihracatını gıda güvenliği açısından tehdit olarak görmesi sebebiyle yasakladı. Dünyanın ikinci büyük buğday üreticisi Hindistan'da etkili olan aşırı sıcaklar, tarım sektörünü olumsuz etkiledi ve mahsul verimini de tehlikeye atarak halihazırda yaşanan tedarik sorununu büyüttü. Bu yasakla yılın başından itibaren küresel piyasalarda en az yüzde 40 artan buğday fiyatının, ülke içinde kontrol altına alınması planlanıyor.
Buğday fiyatları yükseldi
Yüksek enflasyon, resesyon beklentileri, süregelen savaş derken yine bu haftaya karışık başlayan küresel piyasalarda, Hindistan'ın yasak kararı da yankı buldu. ABD'de Chicago gösterge buğday vadelileri, Hindistan’ın yasak kararının artından yüzde 6 artışla 12,47 dolara yükseldi. Bu, son iki ayda görülen en yüksek artış oldu. Son artışla buğday fiyatlarında bu yılın başından beri yüzde 60'lık bir artış kaydedildi.
2022 şu ana dek küresel ekonomideki zorlukların yanında özellikle ev ekonomisi açısından da zorlu bir yıl oldu. Ancak arka arkaya gelen krizlerin hepsine birden çözüm bulma süresi uzadıkça, tablo daha karamsar bir hale geliyor. Özellikle temel gıda maddelerinin başında gelen buğday tedarikiyle ilgili yaşanan son gelişmelerden sonra perakende fiyatlarının da artmaması çok mümkün görünmüyor.